Yakut kanatlı kadınlar

Resim: Nilgün Akyol

Yakut kanatlı kadınlar

ECE İREM DİNÇ
Düş Kazanı - 15 Ocak 2015

Tüm Yakut efsanelerinin temel meselesi özünde mutluluk ve umuttur. İnsanı mutlu eden ve umutlu kılan şeyler üzerine düşünülür ve buna dair mitler yaratılır. Totemler, büyüler, fallar… Hepsi umut ve mutluluk adınadır. Çünkü mutsuzluğa dayanamaz Yakut kadınları.

Derler ki, Hüma kuşu maruf bir kuştur. Kuzgun büyüklüğündedir; kanat uçları kara, başı yeşil olur. Yaşadığı yer havadır. Yumurtasını havada yumurtlar, yavrusunu da havada doğurur. Derler ki, Hüma bazen yeryüzüne kırk arşın kadar yaklaşır ve geri döner. İşte o zaman bu kuşun gölgesi birinin üzerine düşerse…

Tam burada ara veriyorum okumaya. Yarı hayal, yarı gerçek, oturup Hüma kuşunu hayal etmeye başlıyorum. Yakut kadınlarının çağlar öncesinden kalma totemleri düşüyor aklıma. “Umay” diyor onlar Hüma’ya. Yakut kadınlarının yarattığı efsanelere göre, doğacak çocukları belirleyen kuştur Umay. Başının üzerinde üç zarif boynuzu vardır, bembeyaz bir kaftan misali kuşanmıştır tüylerini. Uykuya dalmadan evvel gözlerine Umay kuşu konduran kadınların zihinlerine büyülü düşler üşüşür. Çünkü kader çarkının ve hayalperest ruhların tek koruyucusudur Umay. Eski Türk yazıtlarında Tanrı figürünün yanında yalnızca onun adı geçer. Ruhu, cennetteki süt göllerinden mayalanmıştır. Bir çocuğun tebessümü, gülüşünün kıyılarında Umay kuşunun kanat çırptığı anlamını taşır ki, ol sebepten Yakut kadınlarının en kuvvetli totemi bir çocuğun yüzündeki tebessümdür. Her çocuk, özünde Umay büyüten bir çiçektir onların efsanelerinde.

Ve derler ki, Umay -yani Hüma- bazen yeryüzüne kırk arşın kadar yaklaşır ve geri dönermiş. İşte o zaman, bu kuşun gölgesi birinin üzerine düşerse şayet, o kişinin ecri[1] sevda olurmuş. Sevilen kadının zülfü, Hüma kanadının gölgesine benzetilirmiş. Yakut kadınları, yani diğer adıyla Saha’lar çağlar öncesinden tanıyıp, bilmişler adına Umut denilen o büyüyü. Bütün totemlerini onun ruhuna adamış, umut mayasıyla yoğurdukları büyülerini ise bembeyaz kuşların kanatlarına bağlayıp, göğe salmışlar. Öyle ki, bir Tonyukuk yazıtının batı tarafındaki 38. satırında şöyle yazar: Umut, Umay’ın kanatlarında şahlanan mavi düş…

Düşünüyorum da, bugün adına “mucize” dediğimiz şey aslında bir vakitler Yakut kadınlarının adına Umay dedikleri o kuşla aynı şey. Bizler umut totemleri yapıp, onları bembeyaz kuşların kanatları arasında göğe salmıyoruz belki, ama içten içe zihnimizdeki o hayal tarlalarında koşturmuyor muyuz mucize ümitlerimizi? Yine de, ama yine de nereden geleceği belli olmayan bir tesadüf yahut bir mucize olsun diye beklemiyor muyuz kimi zaman çekildiğimiz o yaşamak köşelerimizde? Issızlığına büründüğümüz hayat tenhalarında, tıpkı Yakut kadınları gibi küçücük bir tebessüme ihtiyaç duymuyor muyuz?

Bir Umay kuşu olsa, yeryüzüne kırk arşın kadar yaklaşsa ve en gizli düş sarnıçlarımıza usulca sokulsa şimdi, umut dilinin mucizesi uğuldasa kulaklarımızda, bencileyin[2] telaşlarımızdan sıyrılıp etrafımıza baksak; belki biraz da içerideki dünyaya… Düğüm düğüm çözülse öfkemiz, azalsak, küçülsek biraz; sonra ateşler hâlinde büyüttüğümüz korkularımızdan arınsak, hafiflesek… Yeryüzünün o can sıkıcı barbar senfonisini bir an olsun sustursak, dönüp birbirimizin gözlerine baksak, mutsuzluğumuza siper etsek tebessümlerimizi, gürül gürül büyüyen otlar gibi uzansak hayata ve umuda… Bu da bizim insan totemimiz olsa mesela, ille de olacaksa böyle olsa…

Tüm Yakut efsanelerinin temel meselesi özünde mutluluk ve umuttur. İnsanı mutlu eden ve umutlu kılan şeyler üzerine düşünülür ve buna dair mitler yaratılır. Totemler, büyüler, fallar… Hepsi umut ve mutluluk adınadır. Çünkü mutsuzluğa dayanamaz Yakut kadınları.

Ve bir Yakut kadını kadar totemci, bir Yakut kadını kadar tebessümane olan Didem Madak şöyle ekler;

Ve yanılmıyorsam yalnız insanların,
Kahvaltı edip ağladıkları Pazar sabahları yokmuş o zaman.
Mutsuz olduğunda insanlar,
Yok olurmuş bazı dakikalar…

Dilerim Umay’ın yakut gölgesi hep üzerimizde olsun, kimi zaman mutsuzluğa açtığımız kanatlarımız arasından masmavi güneşler doğursun!

Malum, tadımlık, duyumluk bu evren.

Ve dünyamız olanca hızıyla dönmekte berdevam…

 

 

[1] Tanrı tarafından ödüllendirileceğine inanılan davranış, sevap.

[2] Ben gibi, bana dair.

, , , , , , , , ,
Share
Share