Potter, Skywalker, Neo: Üçü bir arada – 1

Potter, Skywalker, Neo: Üçü bir arada – 1

Ali Ünal
13 Temmuz 2012

Bilim dünyası, ilerlemelerin ve çalışmaların birbirine bağlı olduğu aşamalı bir çalışmayı temsil eder. Bir önceki biliminsanlarının yaptıkları çalışmalar, bir sonrakilerin çalışmalarına ya ilham kaynağı olur ya da büyük bir merdivenin bir basamağı görevi görüp yeni basamaklara çıkılması için olanak sağlar. Ancak kurmacalı eğlence dünyalarımızda böyle bir referansa ihtiyaç duymuyoruz. Romanlarda, öykülerde, masallarda ve sinemada her bir eseri başlı başına üretilmiş yaratıcı bir yapıt olarak görüyoruz; bir romanın, diğer bir romanın devamı olması ya da başka bir romana referans yapması şartını aramıyoruz. Bazen, hazzı önceki eserlere bağımlı kılan büyük ve zalim entelektüel şiddetin doğurduğu kurmaca yapıtlar da olmuyor değil, ancak genel itibariyle bir romanı anlamak ve ondan keyif almak için başka bir romanı okumanız gerekmeyebiliyor. Peki bu durum kurmaca yapıtların tamamen özgün oldukları anlamına geliyor mu? Acaba hiç durmadan tekrarlanan bir örüntü var mı, bu kıymeti kendinden menkul kurmacaların içinde?

Benim görebildiğim ve anlayabildiğim kadarıyla Hıristiyan dünyasında sıklıkla tekrarlanan ve bazen açık açık bazen gizliden gizliye atıfta bulunulan bir tema var: Trinity (Teslis). Belki Türkiye’de bu kültürden uzak yetişmemiz sebebiyle bu referansları birebir algılayıp fark edemiyoruz, ancak bilinçaltımızda işleye işleye bu miti artık bir temel örgü olarak kabul etmeye başladığımızı seziyorum: Tüm dünyayı kötülüklerden kurtaracak bir kahramana ihtiyacımız var! Romanlarla ve Hollywood filmleriyle bize satır arasında hissettirilen bu kültür emperyalizmi olgusu, kitleleri peşinden koşturan ve sadece Hıristiyan dünyasında değil, tüm dünyada küçük çocuklardan büyüklere kadar milyarlarca kişiyi etkisi altına alan yapım ve yapıtlarda kendini -biraz önce dediğim gibi bazen açık açık bazen gizli gizli- gösteriyor: Baba (her zaman haklı ve doğru olan kalender bir rehber kılığında), Oğul (İsa’nın Mesih olarak dirilişini temsil eden bir kahraman – çoğunlukla erkek) ve Kutsal Ruh (Mesih’e can veren ruh). Bu Teslis’in bizlere açıkça ya da zımnen hissettirildiği üç büyük yapıt da bana göre şöyle: Harry Potter, Matrix ve Yıldız Savaşları.

Teslis nedir?

Trinity olarak adlandırılan Teslis (Üçleme), Hıristiyan inancına ait bir doktrindir. Tanrı’nın bir ve tek olduğunu, ancak üç ayrı kişide vücut bulduğunu ifade eder: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh. Tanrı, bu üç kişide yer alır ve hem teker teker hem de birarada tek ve aynı Tanrı anlamına gelir. İsa, Tanrı’nın oğludur ve doğumu sırasında Tanrı’nın ona gönderdiği Kutsal Ruh sayesinde hayat bulur. Çoğu resimde ve gravürde Kutsal Ruh beyaz bir güvercin olarak tasvir edilir. İsa, Son Yemek sırasında, tekrar dirildiğinde Kutsal Ruh’u dünyaya yeniden göndereceği müjdesini vermiştir. Hıristiyanlar arasında bu görüşü takip edenlere Trinitaryan denirken, Trinitaryan olmayan Hıristiyanlar da vardır. Son bir not daha eklemek faydalı olabilir. Trinity sözcüğü İncil’de geçmez. Bu açıklamalardan sonra bana göre belirgin bir şekilde yer aldığı ve hikâyelerini kurguladığı yapıtlara bakalım:

Yazının bundan sonraki bölümleri, söz konusu yapıtların sürprizlerin ele veriyor. Aman dikkat!

Harry Potter’ın yarası

J. K. Rowling’in 400 milyon kopyadan fazla satan çoksatarı Harry Potter, benim de en sevdiğim fantastik kitapların arasında yer alıyor. Stephen Fry’ın billur sesinden iki kez dinlediğim, kitaplarını iki kez okuduğum ve filmlerini toplam üçer kez izlediğim bu serinin bende bu kadar etki bırakmasının sebebini Teslis’e bağlamıyorum elbette, bu başka bir yazının konusu olabilir belki. Ne var ki Harry Potter hikâyesinin etrafına sarıldığını düşündüğüm bu miti de göstermek, biraz da sıkıcı hale gelen bu dini referansı benim gözümle anlatmak istedim.

Harry Potter’ın Teslis’inde en önemli rol hiç kuşkusuz Albus Dumbledore’a ait. Potter ailesini en baştan beri koruyan, kol kanat geren ve Harry Potter’ın okula gelmesiyle birlikte gözünü ondan ayırmayan ulu büyücü Dumbledore, bu seride bir Baba sıcaklığında ve disiplininde, oğlu olmayan Oğul’a, yani Potter’a güç veriyor. Onu cesaretlendiriyor, Şeytan’a (Lord Voldemort) karşı olan savaşında onu eğitiyor ve sonunda tüm dünyayı Şeytan’dan kurtarması gereken tek kişinin o olduğunu, yani büyücülük dünyasının Mesih’i, Seçilmiş Kişi’si olduğunu ona bildiriyor.

Baba ve Oğul arasındaki bu ilişkideki eksik olan Kutsal Ruh ise, doktrine göre Mesih’e, yani Seçilmiş Kişi’ye can veren şey. Bu da kitapta ve birazdan bahsedeceğim diğer yapıtlarda bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Voldemort, küçük oğlu Potter’ı öldürmek üzereyken kendini feda eden anne, hikâyenin de Kutsal Ruh’u oluyor, zira annenin kendini feda etmesi, Voldemort’un ölümcül büyüsüne karşı küçük Potter’ı, yani Mesih’i koruyor, onu hayatta tutuyor ve hayatı boyunca da Şeytan’a karşı koruma sağlıyor. Kutsal Ruh, Mesih’in Şeytan’ı dünyadan defetmesi ve insanlığa huzuru vermesi için onun vücuduna duhul oluyor. Nitekim serinin son kitabında Potter, Voldemort’u alt edip tüm dünyayı kurtarıyor. Mesih, böylece görevini yerine getiriyor.

____________

Devamı haftaya

  • Yıldız Savaşları’nda Karanlık Taraf
  • Matrix’te sivrisinek saz!
  • Kahramana ihtiyacımız var mı?
, , , , , , , , , , , , , , , , ,
Share
Share