Hadi hazırlanın da biraz dolaşmaya çıkalım!

Hadi hazırlanın da biraz dolaşmaya çıkalım!

Çağlayan Çevik
15 Ocak 2013

Hepimizin gözü aydın… 2013 yılı içinde 30 AVM daha hizmete girecekmiş.

Yani, halihazırda faaliyette olan, 80 küsur ilimize dağılmış 310 (yazıyla üç yüz on) tane AVM yetmiyormuş gibi, buna 30 tane daha eklenecekmiş. İlerleyen yıllarda ise bu sayının daha da artması bekleniyormuş!

Bu, 2013 sonunda 80 küsur ilde 340 AVM’ye “ailecek zamanımızı daha eğlenceli geçirmek” adına giriş yaptığımızda, potansiyel suçlu muamelesi göreceğiz demek oluyor… En az üç çocuklu aileler olarak, gece ışıl ışıl aydınlatılan, gündüz cıvıl cıvıl seslerin yükseldiği AVM’lere girerken karşımıza beli silahlı, eli sopalı güvenlik görevlileri çıkacak. X-Ray cihazlarından geçeceğiz, ola ki tipimizi beğenmezlerse, hırsız gibi üstümüz aranacak. Elimizdeki çanta şüpheli paket muamelesi görecek. Üzerimizde “yoğun metal” varsa, o öten cismi ayrı bir yere koyarak tekrar geçmemiz gerekecek. Ne mutlu bize!

Birilerinin söylediği üzere “yaşam ve eğlence merkezleri”ne girerken, eğlenmeye veya yaşamaya değil de suç işlemeye girer gibi muamele göreceğiz. Bununla bitse yine iyi… Gireceğimiz herhangi bir mağazada da devam edecek yaşadıklarımız. En münasip yerinde “bu müessesede asgari ücret uygulaması vardır” çıktısı asılı olan mağazalarda, asgari ücretle çalışan ancak normal bir mesai süresinin birkaç saat üzerinde, yemek ve benzeri molaları birkaç dakikayla sınırlı, bütün gün ayakta kalmış, aklında binlerce dert olan ve bütün gün birilerinin “kahrını çekmek” zorunda kalmış, özetle yaptığı işten nefret eden, insanlardan ve müesseseden sıtkı sıyrılmış “müşteri temsilcileri” ile hemhal olacağız.

Onların bir kabahati yok elbet. Ama tuhaftır, o mağazalara girerken de, özel alarmlı kapılardan geçip, içerideki özel güvenlik görevlisinin bizden şüphelenmemesini sağlayacak tavırlarla dolaşacağız. Güven vereceğiz. Ama hâlâ gizli kameralarla izlenmeye devam edeceğiz. Arada sırada birtakım anonslar duyacağız, “4 numaradan Hakan Bey, servis kapısına lütfen!” diye. Aslında servis kapısı olmayan bu mağazalarda yapılan benzeri anonsların; şüpheli bir müşteriyi ihbar etmek adına yapılan özel çağrılar olduğunu bilmeden, askısından çıkarmadığımız gömleği omzumuza tutarak, karşımızdakilere “Oldu mu hı? Ne dersin?” diye sormaya devam edeceğiz. Adeta bir fabrikada çalışırcasına, karşısına gelen insanların yüzüne bile bakmadan tıkır tıkır işlemi yapıp, alarm cihazını mıknatıslı bölümden geçirip, ürünü bir çırpıda hediye paketine sokup, fatura için adresimizi yazan kasa görevlisine kolay gelsin dileklerimizi sunup çıkacağız. Tam çıkarken alarm ötmeye görsün! Herkes bize bakacak. Biz bile kendimizden şüphe duyacağız. Çünkü söz konusu AVM’ye ve mağazaya girerken zaten bize “şüpheli” olduğumuz yönündeki telkinleri farkında olmadan kabul ettik bile… Mağazadan herhangi bir şey çalmadığımız anlaşıldığı anda huzur içinde AVM’nin diğer bölümlerine yöneleceğiz.

Fakat bir dakika! Asgari ücret uygulamasının olduğu müessese, personelinin yarısının sigortasını yatırmıyordur, yatırdıklarının da ücretini tam göstermiyordur. Mesai ve izin saatlerini bir kenara koyduğumuz zaman bile birbiri ardına gerçekleştirdikleri “büyük indirim” kampanyaları ile bizi soyduklarını itiraf eden müesseselerdir bunlar.

Hiç abartısız böyle oluyor işte… Yani son yıllarda evin reisi, “Hanım, haydi hazırlanın da biraz dolaşmaya çıkalım, dedikten sonra en şık kıyafetlerini giyinen hane halkı, büyük bir yaratıcılıkla, dolaşmaya yeni AVM’ye gider oldular. Müzeyi, sergiyi falan bir kenara koyduk artık… Şehrin herhangi bir noktasına bile gidebilecekken, AVM’de vakit geçirmek gibi bir gündelik ihtiyacımız var; ne garip!

Haftasonu kahvaltıya veya akşam yemeğine, uluslararası bir ev dekorasyon ürünleri mağazasının kafeteryasına giden insanlar var. Maaile, cümbür cemaat bunu uygulayan insanlara siz de tesadüf ediyorsunuzdur. “Gel sana İsveç köftesi ısmarlayayım,” şeklinde asla reddedemeyeceğimiz teklifler sunuluyor artık(!) Adeta Van Kahvaltısı misalî meşhur İKEA kahvaltısı tamlamaları kullanılıyor… Hazır hava güzelken, mahalledeki AVM’de vakit geçirmek rutin faaliyetler arasına girmiş durumda.

Ama hak vermek lâzım tabii. Şehir merkezine özel otomobille yaklaşık bir saat mesafedeki “yaşam alanları”nın birkaç kilometre uzağında, yıllarca kimya derslerinde periyodik cetveldeki yerini ezberleyemediğimiz maddelerden isimlerini alan AVM’ler var birbiri ardına. Hatta bitişik nizam olanları var bunların. Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük AVM’si ile Kuzey Afrika ve Baltık Denizi’nin en büyük AVM’si yan yanalar. Sırf biz huzur içinde vakit geçirebilelim diye!

Şehrin işlek caddelerinde bulunan mağazaların aynıları var her AVM’de. Aynı ürünler, aynı fiyata satılıyor. Ama haksızlık yapmayalım, binlerce insanımıza istihdam sağlıyorlar. Kimin nasıl mağaza açabildiğini, yerine getirilmesi gereken koşulların neler olduğunu ayrıca değerlendirmek gerekir tabii. Hattâ zaman zaman söz konusu AVM’lerin ruhsatlarına dair de birtakım haberler okumuyor değiliz, ama o haberleri konunun uzmanları değerlendirmeli. Bizim haddimize değil…

Hazır haber olmak konusuna girmişken, geçtiğimiz sene İstanbul’un göbeğindeki AVM’lerden birinde, bir intihar olayı yaşandı. Peki, bundan kimsenin haberi var mı? Neyse ki çok kimse duymadı! Hemen geçiştiriliverdi haber. Kimse de umursamadı aslında. Ama o intihar önemli bir işaretti aslında. Ailecek kahvaltıya gittiğimiz, alışverişimizi yaptığımız, çocuklarımızı “çocuk eğlence alanı”ndaki uzman ellere emanet ettikten sonra boş vaktimize değer kattığımız AVM’lerde o kadar çok “yaşıyoruz” ki, ölümler de yaşanıyor haliyle. Tıpkı bir dönem ekranlar karşısında birbirine âşık olan/olduğunu sanan 18 yaşındaki gençlerin doğru insanı bulmak için katıldığı evlilik yarışmalarından sonra, yine bütün hayatlarını canlı yayında ifşa etmeleri gibi bir şey bu. O zamanın damat adayı nasıl canlı yayında sinir krizi geçirip kafasında bardak kırdıysa, nasıl canlı yayında birilerinden dayak yediyse, bizler de artık intihar etmek için AVM’leri tercih edebiliriz. Neticede evde gazı açıp ölmeye yatmaktan daha ekonomik ve daha ses getirici bir eylem değil mi! Yaşam ve eğlence merkezi olarak anılan yeni AVM’ler, ilerleyen zamanlarda aynı zamanda ölüm merkezimiz de olacak gibi görünüyor.

Ne diyelim; 2013 yılında hayatımıza girecek olan 30 yeni darağacımız hayırlı uğurlu olsun!

, , ,
Share
Share