Bugün günlerden deprem

Bugün günlerden deprem

ON8
17 Ağustos 2013

Hatırlıyor musunuz?

14 yıl önce, tam da bugün bir milattı çoğumuz için; “depremden önce” ve “depremden sonra”… O günden sonra bir çoğumuz geçmiş zamanı böyle anlattı soranlara, hâlâ böyle anlatıyor. Çünkü geçmiş zaman derin, karanlık bir fay hattıyla ikiye yarıldı.

Kimimiz hatırlayamayacağı kadar küçük bir yaştaydı, ama yıllarca bilenlerden dinledi olanları; bir yerlerde okudu, izledi. Kimimiz içinse bunların hiçbirine gerek yoktu; hafızası, aynı filmi defalarca oynatan bir makine gibiydi; unutmasına izin vermedi.

O güne dair bir şeyler -belki bir hikâye, bir kayıp, belki pek çok kayıp, belki bir korku, bir hassasiyet- ama mutlaka bir şeyler hepimizin içinde var. Hepimizdeki etkisi farklı ama hissettiğimiz ortak bir şey var; acı. Hâlâ hatırladıkça içimiz acıyor. Kaçınılmaz.

Bazı acıların tarifi yok. Hayatlar bir adım ötenizde yok olup giderken ve insanoğlu, doğanın gücü karşısında aciz kalmış, zamanla yarış halinde, imkânsızlıklarla mucizeler yaratmaya çalışırken; sadece o gün için değil, üzerinden ne kadar vakit geçerse geçsin, hissedilen çaresizliği unutmak mümkün değilken, her tarif yetersiz, anlamsız.

Evet, bugün 17 Ağustos.

Tam 14 yıl önce canları canlardan ayıran ama hayatta kalanları bir o kadar da birbirine yaklaştıran, bağlayan bir geceydi. Tıpkı birkaç ay önce başlayan birlik olma halimiz gibi…

İnsan isyan etmiyor değil; birlik olmak, önyargılarımızdan, umursamazlıklarımızdan sıyrılıp, farklılıklarımıza rağmen bir arada, birbirimizi yargılamadan yaşayabilmemiz için ille bir felaket olması mı gerekiyor diye. Ve bir felaketin ardından insanlığın en güzel haliyle tanışmışken, ne çabuk unutuluyor o güzellik, ne çabuk kuşanılıyor içinde kendisine benzemeyen hiçbir şeye yer olmayan kalıplar.

Tarih, geçmişi bilmek için değildir yalnızca. Çıkarımda bulunmak, ders almak, geleceğimizi şekillendirmek için bir rehberdir aslında. 17 Ağustos  (Kocaeli), 23 Ekim (Van), 6 Eylül (Diyarbakır), 12 Kasım (Düzce) bize bir şeyler öğretmeli. Yerleşime uygun yerlerde, deprem yönetmeliğine göre yapılmış binalarda oturmak; bunun bir kader meselesi değil, insani bir hak olduğunu akıldan çıkarmamak, elbette bunlardan biri. Ancak daha da önemlisi insan olduğumuzu, karşımızdakinin de tüm farklılıklarına rağmen insan olduğunu hatırlamak ve unutmamak.

Unutmadık, unutturmayacağız diye yükselmişti sesimiz 14 yıl önce.

Evet, 17 Ağustos felaketini hiç unutmadık.

Umarım o acı günü, bir arada ne kadar güzel olduğumuzu hatırlayarak anarız her zaman.

, , ,
Share
Share