Bu memlekette ırkçılığa ne denir?

Bu memlekette ırkçılığa ne denir?

Ali Ünal
04 Mayıs 2012

Bir gün üniversitenin yurtlar bölgesindeki çimlerin üzerinde oturmuş, gazetemi okuyordum. Okurken bir şeyler içeyim dedim ve bir çay almak için büfeye gittim. Uluslararası değişim programıyla üniversiteye gelmiş iki siyahi öğrenci de benim hemen arkamda sıraya geçmişlerdi. Büfenin dışında, bisküvilerin ve çikolataların yer aldığı küçük sepetler vardı. Ben çayımı almak için hamle yaptığımda, arkamdaki siyahi öğrencilerden birinin yüzünün buz kestiğini fark ettim. Uzanıp sepetteki bir bisküviyi aldı ve yanındaki arkadaşına büyük bir şaşkınlık ve inanamazlık içinde uzattı. Sizce hangi bisküviydi o?

Türkiye’nin demografisini düşündüğümüzde siyahi insanlara yönelik ırkçı hareketlerin tarihi pek derin değil. Afrika ülkelerinden gelen mülteciler ya da burayı bir basamak olarak kullanıp Avrupa’ya açılmak isteyen siyahi insanlar dışında Türkiye’de yerleşik bir siyahi nüfus yok. Bu da, kolektif bilinçte bu tip bir ırkçılığa karşı belleğimizin ne yazık ki olmamasına neden olmuş. Öyle ki bu anlamda kullanılan ırkçı ifadeler de ancak devşirme ve çeviri aracılığıyla dile girmiş. Tüm siyahi insanları Arap olarak görmek gibi bilgisiz eğilimimiz, Arap sözcüğünü; odun kömürü anlamına gelen marsık sözcüğünü ve İngilizcede kullanılan aşağılama sıfatı “nigger”ı Türkçede karşılamak üzere seçilmiş zavallı (Arapçada siyah renkli insan anlamına gelen) zenci sözcüğü bu tip ırkçı yükü üzerlerine almış masum sözcükler.

Irkçılığı böyle bir sınıflandırma içine giriyormuş gibi göstermek istemem. Siyahi insanlara yönelik ırkçılık ya da sarı ırktan insanlara yönelik ırkçılık gibi bir şey yok. Doğrultusu ve yönü bulunmayan, sadece ve sadece şiddete sahip çok güçlü bir sözcük ırkçılık. Bu anlamda Türkiye de sütten çıkmış ak kaşık değil. Türkiye’nin “zencileri” olan Ermeniler, Kürtler, Aleviler ve şimdi aklıma gelmeyen birçok etnik ya da dinsel grup, çoğunluğun baskısı altında ırkçı söylemlerin hedefi oldular ve olmaya da devam ediyorlar. Dolayısıyla Türkiye’de siyahi insanlara yönelik ırkçı geçmişin olmaması, Türkiye’de ırkçılığın olmaması demek değil. Bu da bizim, siyahi insanlara yapıldığı zaman ırkçılığa daha az duyarlı olmamız ya da gözlerini yummamız anlamına gelmiyor. Sanki “her ülkenin ırkçılığı kendine”ymiş gibi kerameti kendinden menkul bir algıyla, siyahi insanlara yönelik ırkçılığı bir şekilde içselleştirmiş ya da bunun önemini fark edememiş durumdayız. Buna en son örnek, Fenerbahçeli futbolcu Emre Belözoğlu’nun, Trabzonsporlu futbolcu Zokora’ya kullandığı İDDİA edilen “fucking nigger” ifadesi.

Nigger sözcüğü İngilizcede siyah renkli insanları aşağılamak için kullanılıyor. 16. yüzyıl koloni Amerikası’nda siyahi köleleri nitelemek için kullanılan nigger, 19. yüzyılda Amerikan edebiyatında sevimli bir role bürünse de, 20. yüzyılın başlamasıyla birlikte pejoratif kimliğini tekrar kazandı. Siyahi insanlar, kimliklerine bağlı olduklarını göstermek ve aşağılama anlamını örselemek için nigger sözcüğünü benimseyip, kendi aralarında kullanmaya ve dönüşüm içine almaya başladılar. Ancak bu durum, yalnızca siyahi insanlar için geçerli. Dolayısıyla kendileri dışındaki birinin bu ifadeyi kullandıklarını duyduklarında, bunu ırkçı bir söylem olarak kabul ediyorlar. Bana kalırsa bu da tartışılabilir bir mesele. Kişinin niyetini anladığınız ve fark ettiğiniz andan itibaren sözcükler, amiyane tabiriyle birer kölemiz haline geliyor. Dolayısıyla onları yargılamaktansa kişileri yargılamak daha adaletli geliyor bana. Dolayısıyla ben bir “beyaz” olarak, siyahi arkadaşlarımla konuşurken onlara “nigger” diyebilmek isterim, tam da onların bu sözcüğü dolaşıma sokma amaçlarına hizmet etmiş olmak için. Ancak bu elbette çok hassas bir konu.

Ne yazık ki bu hassasiyet Türkiye’de aynı şekilde hissedilmiyor. Bahsettiğim olayı anlatayım. Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynanan maç sırasında Fenerbahçeli Emre, Trabzonsporlu Zokora’yla ağız dalaşına girişiyor ve kameralardan gördüğü kadarıyla siyahi futbolcuya “fucking nigger” diyor. Emre’nin böyle söylediğini, maç sonunda röportaj veren Zokora’dan öğreniyoruz. Emre, o akşam bu görüntülerin tartışıldığı programa çıkıp, “O lafı etmiş olabilirim, ama o da benim anama sövdü,” kâbilinden bir itirafta bulunuyor. Ancak, nedendir bilinmez, birkaç gün sonra -yanına da Fenerbahçeli başka bir siyahi futbolcuyu alarak- basın toplantısı düzenleyip böyle bir şeyi kesinlikle söylemediğini, “prick” (Türkçede kullandığımız küfürlerden herhangi birisi) ifadesini kullandığını söylüyor. Yanındaki siyahi Fenerbahçeli futbolcu Yobo da, maç sonrasında Emre ile Zokora’nın öpüşüp barıştıklarını gördüğünü söylüyor. Bunun üzerine Futbol Federasyonu, ırkçılık suçunun yazdığı 44. madde yerine, Emre’ye hakaret suçunu içeren 43. maddeden iki maç ceza veriyor. Aynı suç dolayısıyla Liverpoollu oyuncu Suarez’in geçen yıl İngiltere’de ırkçılık nedeniyle 8 maç ceza aldığını da belirteyim.

Bu çok ciddi olayın sadece iki maç cezayla geçiştirilmesi, konunun tartışıldığı TV programında, “Bu iki kişinin arasında, konuşmamıza gerek yok,” diyerek üzerinin kapatılması, bu TV programındaki yorumcularından birinin MİLLETVEKİLİ olması… Bunların hepsini birleştirdiğimizde ortaya çok acınası bir tablo çıkıyor. Emre bir gün arayla farklı iki beyanda bulunarak zaten inanırlılığını zedelemişken, Zokora’nın maç sonrası beyanı varken ve görüntülerde Emre’nin “prick” yerine “F” ile başlayan bir şey söylediği çok barizken, tüm ülkenin üç maymunu oynamasına ne demeli? Bu toplumda “siyahi ırkçılık”la her gün karşılaşmıyoruz diye, ilk karşılaştığımız gün böyle boynumuzu toprağa mı sokacağız? Bu zihniyetin varlığını bilmek, bir futbolcunun iki maç oynayamamasıyla eş değerde görülebilir mi? Bir insana, değiştiremeyeceği bir şey için hakaret etmenin, hangi lisanda karşılığı bu kadar etkisiz ve tepkisiz olur?

Bilemiyorum ne kadar etkisi var, ama söz konusu haberi geçen tüm medya kanallarında, “fucking nigger” ifadesinin “pis zenci” olarak çevrildiğini görüyorum. Sırf bu bile isyan etmeye değer. Türkiye’deki insanların algısında, bu söylemin doğasında yatan pisliği ve iğrençliği içerecek bir ifade bulamazsanız, o insanları doğru yönlendirmiş olmazsınız. “Fucking nigger” ifadesini, her kim “pis zenci” olarak çevirmişse vebali çok büyüktür, zira ifadenin aslının içerdiği ağır yükü hiçbir şekilde aktarmayan, “sevimli”, “Aman n’olcak canım, bir şey söylememiş ki!” minvalinde tepkiler uyandırabilecek sarsak bir ifade seçmiştir. Oysa bu ifade, öyle noktasız falan, bodoslama açık açık “Siktiğimin zencisi” ya da “Sikik marsık” ya da “Amına koduğumun zencisi” şeklinde çevrilseydi, yani asıl ifadenin, o dili konuşan insanlarda yarattığı buz gibi tepkiyi, Türkçe konuşan insanlarda da yaratabilecek bir ifade bulunsaydı (çok şükür ki o konuda yetersiz değiliz!), o zaman Emre’nin “hakareti” de gerçek yerini bulmuş olur, böylece -belki bir umut- kamuoyunda biraz daha infial yaratılmış olurdu. Bu aşağılamanın “pis zenci” olarak çevrilmesi, bana göre asıl suç kadar bir suçtur; yapay yoldan ifadenin sertliğini yumuşatmış, belki istemeden de Emre’nin avukatlığını yapmıştır. İngilizcede buna “Lost in translation”, yani “Çeviride anlamın yitmesi” derler. Bu durum da ne yazık ki böyledir.

Türkiye’de ırkçılık yok değil. Türkiye’de ırkçılık tüm şiddetiyle var, ama kimse bunun ne kadar ciddi bir suç olduğunun farkında değil. Günlük bir mesele gibi, günlük bir küfür gibi algılanıyor. Özellikle Kürtlere yönelik ırkçı söylemler, bu alanda ülkenin uzun yıllardır ortak acısını oluşturan bir savaşla entegre olduğu için, ne yazık ki içselleşiyor ve normalize oluyor. Dolayısıyla ırkçılık kokan her türlü ifade, bizde normalleştirilmesi ve olağan karşılanması gereken bir meseleymiş izlenimi bırakıyor. Üniversitedeki o büfede sırada beklerken, iki siyahi öğrencinin ellerine aldığ bisküvi Negro’ydu. Birbirlerine gösterip bisküviyi tekrar sepete koydular. Ben çayımı alıp çimlere tekrar oturduğumda, yıllardır bu ülkede yaşadığım, yıllardır o bisküviyi yediğim halde, adının bir kere bile olsun bana bir şey çağrıştırdığını hatırlamıyordum. Böyle bir belleğim yoktu, böyle bir algım yoktu. Ben yıllarca o bisküviyi yedim. Ben o yıllarca o Negro’ları yedim ve bir kere bile yaptığım eylemin metaforik anlamını düşünmedim. Ben eminim bu adı koyanlar da bunu düşünmemişlerdir, ancak bu küçük örnek, bu bahsettiğim ırkçılık düzeyinde nerede olduğumuzu iyi anlatıyor.

Küçük bir not: Negro, aslında aşağılama ifadesiyle kullanılan bir sözcük değil. Tam karşılığı “siyah” demek, ancak geçmiş yıllarda, özellikle Malcolm X tarafından bu ifadenin de ırkçı bir söylem olduğunun ifade edildiğini söylemekte yarar var.

, , , , , , , , ,
Share
Share