Biz hâlâ mutluyuz

Biz hâlâ mutluyuz

Mehmet Erkurt
10 Nisan 2014

Çünkü #Gezi, Gezi Parkı’nda kalmadı bizler için. O havayı derin derin soluyan bizler, dönüşmüş moleküllere sahibiz artık –en azından, Gezi’nin “özgürleştirici ve buluşturucu” etkisinden radyoaktif tehlikeymiş gibi söz edip de onu lanetlemeyen ya da sessiz sessiz kaçmayan bir kısmımız için, bu böyle.

Talihsiz ve karanlık beyanlarıyla omuriliğimizi titretmeyi sürdürürken “beylerimiz”, kitapların kurtarıcılığına ihtiyaç artıyor. Hatırlamaya, sakin sakin düşünüp, sakin sakin konuşmaya da.

Gezi’nin en hareketli günlerini izleyen birkaç hafta, Gezi üzerine bir şeyler okumak hiç ama hiç içimden gelmemişti. Gezi bizim her günümüz, her ânımızdı zaten. Uzakta olduğumuzda bile o kadar çok izliyor, konuşuyor, paylaşıyor ve düşünüyorduk ki, hiçbir kitabın, hiçbir statik anlatının bize onu aktarabileceğine inanmayanlardan biri de bendim. Biraz da hızın ve sahadaki soluksuz kalışların verdiği yanılgıydı bu, tabii.

Sahalardan görece uzaklaşmamız ve sakin adımlar atmamız gereken günler birbirini izledikçe, bu kitaplara döndüm yeniden. Önce Murat Özbank’ın yazdığı Gezi Ruhu ve Politik Teori’yi okudum ki, politik teori deyince geri geri koşmaya başlardım normalde. “Neeğ, onu da mı bilmiyorsun!” diyen ağız ve bakışlarla dolu ülkemde, bu konuda bir şey okumak da sormak da ego mukavemetini doğrudan ilgilendirir, malum. Ama Murat Özbank’ın tarzı da, yazdıkları da, konuya bakışı da beni o kadar “mutlu” etmişti ki.

Ne yaşadığımızı, onu yaşarken bir bütün olarak görüp anlamlandırmak kolay değildir ya hani, Murat Özbank’ın kitabı, soluklanarak düşünmeyi ve yaşadıklarımızın dünya mirasındaki olası yerini ufak ufak görmeyi mümkün kılıyor.

Yerel seçimleri bir türlü geride bırakamadığımız, ama usulsüzlükler, adaletsizlikler, utanmazlık ve havayı cıvaya çeviren şu yoğun riyaya bulanmış günlerimizde, Gezi Parkı’na daha kesin ve sağlam bir dönüş yapmaya olan ihtiyacım arttı. Önce Emre Kongar ve Aykut Küçükkaya’nın yazdığı Gezi Direnişi: Türkiye’yi Sarsan 30 Gün – Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak’a gitti elim. Küçükkaya’nın yazdığı günce bölümünü okuyup, Kongar’ın kuramsal ele alışına kafa yormayı düşündüm. Ama hemen yanında, başka bir cümle çekti dikkatimi: BİZ ORADA MUTLUYDUK

Müge İplikçi’nin, rafımda beni sabırla bekleyen kitabında aynen bu yazıyordu: Biz Orada Mutluyduk: Gezi Parkı Direnişindeki Gençler Anlatıyor. İşte bu, “mutluyduk”tu beni cezbeden. Önce mutluluğu hatırlamaktı ihtiyacım. Keskin değil, kesin bir dönüş.

İplikçi’nin kitabını okumak, Gezi’ye kesin bir dönüş, çünkü “gençler anlatıyor” bu kitaptakileri. İçinden, tam göbeğinden, hayatlarının değişik noktalarına vuran yansımaları ve yankılarıyla söz ediyorlar Gezi boyunca yaşadıklarından. Sürece istekle dahil olmanın onlarda ve çevrelerinde yol açtığı dönüşümü paylaşıyor, duygularını gizlemiyor, Gezi’nin insanı sağaltan iletişim kabiliyetini tekrar gözler önüne seriyorlar. İplikçi’nin samimi tınısı, güler yüzü ve sesi, cesur ama baskı kurmayan soruları, konuları da duyguları da açtıkça açıyor.

Kitapta, yirmi gençle yaptığı söyleşileri bir araya getirmiş İplikçi. Farklı ideolojilerden, kültürlerden, aktivizm kollarından yirmi genç, Gezi deneyiminin, kişiye özel olduğu kadar ortak ruhunu da yansıtıyor. Hangi dönüşümlerin ve yaklaşımların genele yayıldığını, hangilerinin görece özelde kalabileceğini, hangileriyle ortaklaştığınızı gördükçe gülümsüyor, sinirleniyor, seviniyor, durağanlaşıyorsunuz. Hepsi de o kadar iyi geliyor, “bağzı” şeyleri o kadar canlı tutuyor ki.

“Biz orada mutluyduk” belki de Gezi sürecini en güzel özetleyen cümle. Öfkeliydik, tehlikedeydik, ama çoğumuz hiç olmadığımız kadar bir aradaydık. Bizi ayırdığını sandığımız duvarların bir üflemeyle yıkılabileceğini görmek o kadar rahatlatıcıydı ki. Ezberin eziciliğinin kilo kilo azaldığını hissetmek o kadar soluklandırıcıydı ki… Bu duygular geçmez, geçemez. Hatırlandığı sürece, onları ve süregiden etkilerini kimse dizginleyemez. Hatırlamamaksa, eh, hem imkânsız hem de ayıp. Potansiyelimize ayıp. Elimizden alınan canlara ayıp. Hem de çok, ama çok ayıp.

Türkiye’de bizler, hâlâ Gezi’deyiz. Bir şekilde uğramamış, uğratılmamış olanları da Gezi’ye, bambaşka gezilere, inatla davet ediyoruz.

Biz hâlâ mutluyuz. Bekleriz.

 

 

, , , , , , , , , , ,
Share
Share