Bir salla okyanusu aşmak!

Bir salla okyanusu aşmak!

SEVİN OKYAY
Zamanlı Zamansız - 18 Haziran 2016

Hep söylerim, çok okuyan bir çocuktum. Belki de heves ettiğim maceraları yaşayamayacak kadar küçük olduğum için büyük kâşiflerin maceralarını su gibi okurdum. Kaptan Scott, Kaptan Cook, Amundsen adeta kardeşim gibiydiler. Ancak soğuk yerlerde keşfe çıkmaları, çok üşüdüğüm için biraz önümü kesiyordu.

Sonra Heyerdahl geldi. Kendisiyle bir Doğan Kardeş kitabı vasıtasıyla tanıştık. Doğan Kardeş hem benim çocukluk dönemimin en iyi dergisiydi, hem de bu dergiyi ve Doğan Kardeş kitaplarını annem de beğeniyor, okumama kızmıyordu. Ödev yapmam gerekirken okuyorsam, o başka. Kon-Tiki’yi okumama kimse itiraz etmedi. Tekneyi inşa ettiren ve yolculuğun ekip başı Thor Heyerdahl, 1950’de bir belgesel çekti (film Oscar aldı). 2012’deki uzun metraj kurmaca film de Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a aday gösterildi. Zaten Kon-Tiki’yi yeniden aklıma düşüren de bu film: Akbank Sanat ve İstanbul Modern’deki Nordik Film Günleri/Festivali’nde ay sonuna kadar izleyebilirsiniz.

Thor Heyerdahl, zooloji, botanik ve coğrafya eğitimi de olan Norveçli bir maceracı ve etnograftı. Belki böyle kalsa, güzel bir salla Pasifik Okyanusu’nu aşmaya kalkmasa, kendisinden doğru dürüst haberim bile olmazdı. Ama bana göre maceraperestliği etnograflığıyla atbaşı giden Heyerdahl (inatçı da olsa gerek),  başkaları ne derse desin, Polinezya’ya ilk kez Asya ana kıtasından gelenlerin göç ettiğine, göçün batıdan doğuya gerçekleştiğine inanmıyordu. Ona göre Polinezya’ya ilk kez Güney Amerika kıtası halkları göçmüştü. Beş arkadaşıyla birlikte bir okyanus yolculuğu yaparak bunu kanıtlamaya karar verdi.

Heyerdahl bir İnka efsanesine göre Peru’daki mitik beyaz insanların başı olan güneş tanrısı Con-Tici Viracocha’nın varlığına da inanıyordu. Aslında adı Kon-Tiki ya da İlla-Tiki; yani Güneş-Tiki ya da Ateş Tiki imiş. Ancak bu gizemli ve sakallı beyaz adamlara Cari diye bir şef ve adamları saldırmış. Onları kıyıma uğratmış. Ama Kon-Tiki ile en yakın arkadaşları tekneyle kaçmış, batıya giderek Pasifik kıyılarına varmış. Polinezya’da da koloniler kurmuşlar.

Heyerdahl, Peru’da yetişen balsa ağacı kütüklerinden yaptığı ve Kon-Tiki adını verdiği salla Güney Amerika’dan yola çıktı, Tuamotu Adaları’na vardı. Toplam 4 bin 300 millik yolu 101 günde aldı. Eski insanların uzun deniz yolculukları yapabileceklerini ve farklı kültürler arasında bağlantı kurulabileceğini kanıtlamak istiyordu. Kon-Tiki bugün Oslo’da kendi adını taşıyan müzede sergileniyor.

Peki, bizim hayatımıza nasıl girdi? Yukarıda söylediğim gibi, bir Doğan Kardeş kitabı sayesinde… Thor Heyerdahl beş arkadaşıyla birlikte 1947’de yaptığı yolculuğun ardından 1948’de bir kitap yazdı: The Kon-Tiki Expedition: By Raft Across the South Seas. Doğan Kardeş de 1954’te Kon-Tiki’yi Türkçe olarak bastı (Behçet Cemal çevirisi). Bu ilk baskının Türkçe altbaşlığı, “Pasifik Okyanusu’nda Bir Sal Yolculuğu” idi. İnsanın paylaşsam diye içinin gittiği bir maceraydı, okuyunca da kitabı çok sevdik zaten, ama beni en fazla kapağı etkilemişti: Kon-Tiki’nin kapağını, birçok Doğan Kardeş kapağı yapmış Yalçın Emiroğlu çizmişti. Kon-Tiki yelkenini rüzgârla kabartmış, yola koyulmuştu. Teknenin güzelliği, kullanılan canlı renkler bir yana, o kapağa baktıkça kulağıma hep rüzgârın sesi gelmiştir sanki. Kutuplardan kurtulmuştum.

Sonra Thor Heyerdahl, Yunanistan’dan Gürcistan’a yapılan benzer bir yolculuğun yaratıcısı, kaptanı Tim Severin’le ortak noktamız oldu. Tim, daha önce de Atlas Okyanusu’nda Brendan Yolculuğu’nu, Hint Okyanusu’nda Sinbad Yolculuğunu yapmıştı. Oxford Keşifler Tarihi bölümü mezunuydu. Tıpkı Heyerdahl gibi o da eski çağlarda da kullanılabilecek ilkel malzemeler ve o günün teknolojisiyle bu yolculukların yapılabileceğine inanıyordu. Büyük kısmı Türkiye kıyılarında geçen Yunanistan-Gürcistan yolculuğunun adı İason/Jason Yolculuğu’ydu. Yunanistan’da eski bir ustaya hiç metal kullanmadan yaptırdığı gemisiyle, gerçekten de Karadeniz’i aşmıştı. Sonra da bir okul gemisinin arkasına bağlanıp geri döndüler. Neşeli çocuklardı. İşlerini güçlerini bırakıp gemiye atlayıp yola çıkmışlardı. Nick ile Adam doktordu, Peter Dublin’de büyük bir otelin müdürü, Miles deniz subayı, Cormac ailesi 17 kuşaktır balıkçılık yapan bir balıkçı, Trondur daha önceki yolculuklara katılmış çok tecrübeli bir denizci ve ressam, Mark Oxford’da kürek hocası, vd. National Geographic’ten iki fotoğrafçı ile Argo’yu izleyen bir BBC ekibi takımı tamamlıyordu.

Peki, esas ekipte kimler vardı diyeceksiniz. Ekip başı Thor Heyerdahl’dı elbette. Beş kişilik mürettebat ise biri hariç Norveçliler’den oluşuyordu. Sadece sosyolog Bengt Danielsson İsveçli’ydi. Ressam Erik Hesselberg çocuklar için bir Kon-Tiki kitabı yazmıştı, Knut Haugland ve Torstein Raaby telsizciydiler, Herman Watzinger ise teknik ölçümlerde usta bir mühendis. Yolculuk için Heyerdahl’a ilk katılan oydu. Pardon, az daha geminin maskotu papağan Lorita’yı unutuyordum.

Böyle maceralara atılanlar sonra da duramıyor, anlaşılan. Heyerdahl da Severin gibi birçok yolculuk yapmış. Kon-Tiki’yi, Ra, Ra II ve Tigris tekneleri izlemiş. Aslında insanın böyle arkadaşları olmalıymış belki de. Savulun, geliyoruz!

, , , , , ,
Share
Share